Yıl 2065, Ben 70 yaşındayım.
Bizim zamanımızda su sıkıntısı yoktu, sular bolca kullanılırdı. Ve
hiçkimse bu sarfiyata birşey demezdi. Arabalar bol su ile yıkanırdı, Hatta bazen günde 2 defa duş alanlar vardı. Dışarlarda çocuklar hortumla birbirerine su tutarak eğlenirdi. Bilim insanlarının kuraklık uyarılarına rağmen, devlet ''nasıl olsa su bol'' diyerek su tasarrufu yaptırmadı. Halk da buna göz yumdu.
hiçkimse bu sarfiyata birşey demezdi. Arabalar bol su ile yıkanırdı, Hatta bazen günde 2 defa duş alanlar vardı. Dışarlarda çocuklar hortumla birbirerine su tutarak eğlenirdi. Bilim insanlarının kuraklık uyarılarına rağmen, devlet ''nasıl olsa su bol'' diyerek su tasarrufu yaptırmadı. Halk da buna göz yumdu.
Ve Şimdi...
İnsanlar bir damla suya muhtaç. Sokaklarda su savaşları var, çıkan kavgalar yüzünden geceleri gözümüze uyku girmez oldu. Susuzluktan tarlalar kurudu ve çiftçilik yok oldu. Yiyecekler hormon aşılanarak özel bir alanda yetiştiriliyor.
Kışın bolca yağan yağmur şimdi hiç yağmaz oldu. İklimler yok oldu, kuraklık baş gösterdi ve devlet tüm bu olanlara çare bulamadı. İstanbul boğazı kurudu. 20 yaşındaki insanlar; 50 yaşında gözüküyor. Duş alınmadığı için saçlarımızı kesmek zorunda kaldık. Hayat şartları yaşanabilecek gibi değil. Dünyamızın yok olmasına göz yumduk. Kendi kendime düşünüyorumda keşke doğmasaymışım..
Su Hayattır..
İlerki Nesillere Yeşil Bir Dünya Bırakalım..
- Buğra Kalmaz
0 yorum:
Yorum Gönder